Bilindiği gibi, Türk Ceza Kanunu'nda "Kişilere Karşı Suçlar" bölümünde, "Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar" kısmında yer alan 134. madde "Özel Hayatın Gizliliğini İhlal" suçunu düzenlemektedir. Bu bölümde ayrıca 135. maddede "Kişisel Verilerin Kaydedilmesi", 136. maddede "Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme" ve 138. maddede "Verileri Yok Etmeme" suçları bulunmaktadır. "Özel Hayatın Gizliliğini İhlal" başlıklı 134. madde, kişilerin özel hayatlarının gizliliğini ihlal eden eylemleri, gizlilik ihlali kapsamında görüntü veya seslerin kaydedilmesi durumunu ve kişilerin özel yaşamına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eylemlerini hapis cezası ile cezalandırmaktadır. Bu ihlaller, gizliliğin basın yayın yoluyla ifşasını da kapsamaktadır. 135-138 arası maddelerde düzenlenen kişisel veri suçları yukarıdaki bölümde bahsedilmiştir.132’nci maddede kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse cezalandırılmaktadır, bu ihlal haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır. İkinci fıkrada kişiler arası haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi fiili cezaya tabi tutulmuşken, üçüncü fıkrada ise kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişinin eylemi için hapis cezası öngörülmüştür. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. 133 üncü maddede ise kişiler arası aleni olmayan konuşmaların kayda alınmasıyla ilgili fiiller düzenlenmiştir. Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun (KVKK) kişisel veri tanımları incelendiğinde, her iki metnin de benzer şekilde tanımlamalar yaptığı görülmektedir. Kişisel veri, "kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi" olarak tanımlanmaktadır. GDPR'da bu tanım, özellikle bir isim, kimlik numarası, konum verileri, çevrim içi tanımlayıcılar ya da fiziksel, fizyolojik, genetik, ruhsal, ekonomik, kültürel veya toplumsal kimliğe özgü faktörlerle doğrudan veya dolaylı olarak tanımlanabilirlik üzerinden detaylandırılmıştır (md. 4/1). KVK Kanunu'nda ise bu tür bir örnekleme yer almamakla birlikte, kanunun gerekçesinde kişinin tanımlanabilir hale gelmesi durumu, "kişinin fiziksel, ekonomik, kültürel, sosyal veya psikolojik kimliğini ifade eden somut bir içerik taşıması veya kimlik, vergi, sigorta numarası gibi herhangi bir kayıtla ilişkilendirilmesi sonucunda kişinin belirlenmesini sağlayan tüm halleri" kapsayacak şekilde açıklanmıştır.