Ad ve Soyadlarından Oluşan Markalarda Karıştırılma İhtimali

Ad ve Soyadlarından Oluşan Markalarda Karıştırılma İhtimali

Ad ve Soyadlarından Oluşan Markalarda Karıştırılma İhtimali Değerlendirilmesi Üzerine Görüş ve Düşünceler & Güral ve Chef Burak Karalarına İlişkin Yorum

Marka Olarak Kişi Adları:

Gerçek kişi adlarının marka olarak tescili, farklı hukuk sistemlerinde değişen yaklaşımlara konu olmaktadırdur. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kanada gibi bazı ülkelerde, bireylerin isimleri yaşamları süresince ve ölümden sonra 30 yıl boyunca marka olarak tescil edilememektedir. Buna karşın, Türkiye, İsviçre ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ise kişi adlarının marka olarak tesciline genel olarak izin verilmektedir.

Marka olabilecek işaretler 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 4’üncü maddesinde tarif edilmiştir. Buna göre, "marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir." Yapılan tarife bakıldığında, kişi adlarının marka olarak tescil edilebileceği mevzuatta açıkça düzenlenmiştir.

Uygulamada kişi adları, soyadları ya da bunların birlikte kullanımı sıklıkla marka başvurularına konu olmaktadır. Yukarıdaki tanımda açıklandığı üzere SMK’na göre, bir teşebbüsün mallarını ya da hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmeye yarayan kişi adları dahil her türlü işaret, marka olarak tescil edilebilir.

Belirtilmelidir ki bu yazıda işlenilmek istenen konu, kişi adlarının, zaman zaman başka unsurlarla birlikte kişilerin kendileri tarafından marka tesciline konu edilmesidir. Kaynağını Medeni Kanun’dan alan kişilik hakkının bir parçası olarak kişinin adının başkası tarafından haksız kullanımı, kişilik hakkına saldırı teşkil eder ve bu haksız kullanım hallerinden biri de kişinin adının rızası olmadan marka olarak tescil edilmesidir. SMK m.6/6 hükmüne göre, adın haksız kullanımı halinde ad sahibinin marka tesciline itiraz hakkı doğmaktadır.

1-Yıldız., Ozan., Ali.: Kişi Adlarının Marka Olarak Tescili

SMK m.6/6 kapsamında, markanın “başkasına ait” bir kişi adını içermesi ve bu durumun ilgili kişinin kişilik haklarını ihlal etmesi esas alınmaktadır. Bir ismin birden fazla kişi tarafından kullanılması mümkün olup, bu isim sahiplerinden birisi ismini marka olarak tescil ettirmek isteyebilir. Böyle bir durumda, diğer kişilerin SMK m.6/6 hükmüne dayanarak ileri sürecekleri itirazları başka bir haklı sebep yoksa muhtemelen reddedilecektir. Çünkü bir kişinin kendi adını marka olarak tescil ettirmesi, hukuka aykırı bir fiil teşkil etmediğinden, başkasının kişilik hakkına saldırı olarak değerlendirilemez.

Bununla birlikte, bazı durumlarda kişinin kendi adını marka olarak tescil ettirmesi sakıncalı olabilir. Örneğin, Yıldız Tilbe veya Fatih Altaylı gibi tanınmış ve toplum nezdinde bilinirliği yüksek kişilerle aynı adı taşıyan bir bireyin, bu ismi marka olarak tescil ettirmesi halinde, ilgili ünlü şahsiyetlerin tanınmışlığından haksız yere yararlanma ihtimali doğabilir. Bu tür durumlarda, somut olayın koşulları dikkate alınarak yapılan marka başvurusu kötüniyetli kabul edilebilir ve itiraz halinde, SMK m.6/9 uyarınca reddedilebilir.

Bu noktada esas konumuz olan kişi adların tescilinde karıştırılma ihtimaline yönelik incelemeye başlamadan önce, kişi adlarının marka tescilinde SMK m. 6/9 uyarınca kötü niyet unsuru oluşturmasının açıklanması faydalı olacaktır:

Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 14 Mayıs 2019 tarihli T-795/17 sayılı kararına konu olan bir olayda, Portekiz vatandaşı “Carlos Moreira” tarafından Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’ne (EUIPO), 17 Aralık 2012 tarihinde “Neymar” kelime markasının 25. sınıfa dahil “Giysiler, ayak giysileri, baş giysileri” malları için tescil edilmesi talebiyle bir başvuru yapılmıştır.

Mahkemenin kararında özetle, marka tescil başvurusunun yapıldığı tarihte başvuru sahibinin niyetinin, futbolcu Neymar’la bağlantı kurulmasını sağlayarak, onun ününden haksız avantaj sağlamak olduğu tespitiyle başvuru sahibinin marka başvurusunun kötü niyetli olduğu açıklanmaktadır.

2-Yıldız.

3-Ünsal., Önder., Erol.: NEYMAR Kararı – Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nden Kötü Niyetli Markalara İlişkin Değerlendirme (T-795/17)

Ad ve Soyadından Oluşan Markalarda Karıştırılma İhtimali İncelemesi

Yargıtay, E2003/4003 sayılı “TIC-TAC” kararında, karıştırılma ihtimali kavramını şu şekilde tanımlamıştır:

Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın iki işaret arasında herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel ve görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından “umumi intiba” olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.

Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yapılan karıştırılma ihtimali incelemesi fiili bir durum değerlendirmesi olmayıp, soyut bir hukuki değerlendirmedir. Bu nedenle gerek itiraz sahibinin gerekse de başvuru sahibinin itiraz incelemesinde karşılaştırma konusu markaların piyasada fiili olarak karıştırılacağına ya da karıştırılmayacağına dair kanıt sunma zorunluluğu yoktur.

Ad ve soyadlarının marka olarak tescil edilmesinde karıştırılma ihtimali değerlendirmesi kritik bir rol oynar. Ad ve soyadlarının marka olarak tescilinde ayırt edici güçleri, kullanım yaygınlıklarıyla ters orantılıdır. Yaygın kullanılan ad ve soyadlarının ayırt edici güçleri daha düşük kabul edilmekte, bu nedenle bu tür markaların kaynak gösterme işlevleri sınırlı olmaktadır. Bu bağlamda, soyadların genellikle adlara göre daha fazla ayırt edici güce sahip olduğu kabul edilir. Soyadların ortak unsur olduğu işaretler arasında karıştırılma ihtimali daha yüksekken, adların ortak unsur olduğu durumlarda bu ihtimal görece daha düşüktür. Eğer ortak unsur Türkiye’de yaygın olarak kullanılan isimlerden ise işaretler arasında karıştırılma ihtimali olmayacağı sonucuna ulaşılabilecektir.

Buna karşın, Türkçe kişi adından oluşan veya asli ayırt edici unsurları Türkçe kişi adı olan markaların, aynı kişi adını farklı ayırt edici unsurlarla birlikte içeren markalarla benzerliği incelenirken, mutlak surette markaların benzer olduğu sonucuna da varılamaz.

4-Türk Patent Marka İnceleme Kılavuzu (Kılavuz)

5-(Kılavuz)

6-“Somut olayda, davacının marka başvurusunun kendisine ait ad ve soyadı içerdiği, davacının soyadı itibarıyla davalı markalarla benzerlik ve ayniyet gösterdiği kabul edilse de; bir bütün olarak davacı markasının, davalı markalarından farklı olarak bir kişinin ad ve soyadı olarak algılanacağı, bu itibarla davalı markalarla karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğinin kabulü gerekir.” (11. H.D. 2020/1814 E., 2021/1611 K.)

Ad- soyad markalarının karıştırılma ihtimali incelemesinin kavranması açısından Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin “GÜRAL” kararı önemlidir.

“Güral” kararının özeti:

Davacı vekili, müvekkili adına 2014/93934 başvuru numarası ile 18/11/2014 tarihinde gerçekleştirilen "..." ibareli marka başvurusunun TPMK tarafından itirazla reddedildiğini, bir kişinin kendi isim ve soyadının marka olarak kullanılmasının önlenemeyeceğini, dava konusu markaların yazılış, okunuş ve anlamsal olarak açıkça farklı olduğunu ileri sürerek, TPMK YİDK'nin 21/12/2015 tarih ve 2015-M-12235 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı şirket vekili, müvekkilinin "GÜRAL" esas unsurlu çok sayıda markanın sahibi olduğunu ve "GÜRAL" markasının tanınmış marka olarak tescil edildiğini, davacının isminin sadece "..." değil "..." olduğunu, davacının amacının "GÜRAL" ibaresi üzerinde hak tesis etmek olduğunu, davacının ortağı olduğu şirketlerin ve ailesinden diğer kişilerin "GÜRAL" ibaresi üzerinde hak sahibi olmaya çalıştıklarını, davacının daha önceden de 2011/56720 başvuru ile "..." ibaresini marka olarak almak istediğini ancak yapılan itiraz sonucunda bu başvurunun reddedildiğini, taraflar arasında markanın tüm aile fertleri tarafından kullanılacağına ilişkin bir anlaşma bulunmadığını, bir kişinin isim ve soyadını kullanmasının ancak bir başka marka ile iltibas yaratmaması halinde mümkün olabileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İlk derece mahkemesince özetle, ortalama tüketici tarafından davacının markası görüldüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davalının "GÜRAL" ibareli markalarından farklı bir marka olduğunun algılanamayacağı, davacı tarafın adının ve soyadının başvuruda aynen yer alması hususunun, davacıya üstün bir hak veremeyeceği, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesinde düzenlenen iltibası bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

7-Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının "..." ibareli marka başvurusuyla davalının "GÜRAL" ibareli markaları arasında görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mal/hizmetler açısından ayırdığı satın alma/faydalanma süresi içinde, davacının başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun davalının "GÜRAL" ibareli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, davacı tarafın adının ve soyadının başvuru markasında aynen yer alması hususunun davacıya üstün bir hak veremeyeceği, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesinde düzenlenen iltibasın bulunduğu…” (11. H.D. 2020/1814 E., 2021/1611 K.)

Karara karşı davacı vekili, istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Nihayet Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin önüne gelen dava, marka başvurusunun reddine ilişkin TPMK YİDK kararının iptaline ilişkindir. Yargıtay kararında bir kişinin kendi ad ve soyadının marka olarak tescilinin kişilik hakkı kapsamında görülmesi gerektiğine ve 556 sayılı Marka KHK'nin 8/5 (SMK 6/6) maddesinde de kişi adlarının markasal değerine işaret edildiğine vurgu yapılmıştır.

Dairenin 16.12.2019 tarih ve 2019/1575 E., 2019/8229 K. sayılı kararı ile 19.11.2018 tarih ve 2017/1701 E., 2018/7170 K. sayılı kararlarına atıf yapılarak; ad ve soyadın birlikte yer aldığı markalar ile sadece soyadının yer aldığı markalar arasında, 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceği görüşünün kabulü ifade edilmiştir. Bununla birlikte, bir kişinin ad ve soyadının tanınmış markalarla bir benzerliğinin bulunması haline ayrı bir parantez açılmış bir kişinin ad ve soyadının, tanınmış marka ile aynı sektörde herhangi bir mal ve hizmet yönünden tescil ettirilmesinin, KHK'nin 8/4 maddesindeki riskleri doğurabileceği kabul edilmiştir.

Bu açıklamalar ışında, somut olayda, davacının marka başvurusunun kendisine ait ad ve soyadı içerdiği, davacının soyadı itibarıyla davalı markalarla benzerlik ve ayniyet gösterdiği kabul edilse de, bir bütün olarak davacı markasının davalı markalarından farklı olarak bir kişinin ad ve soyadı olarak algılanacağı, bu itibarla davalı markalarla karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceği yani SMK 6/1 anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı ancak, davacının marka başvurusu kapsamında bulunan mal ve hizmetler yönünden tescilinin, 556 sayılı KHK'nin 8/4 maddesi uyarınca, davalının markalarının tanınmışlık düzeyi itibarıyla, en azından bazı mal ve hizmetler yönünden, davacıya haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, tanınmış markanın yüksek ayırt edicilik gücünün zedelenip zedelenmeyeceği ve markanın itibarına zarar verip vermeyeceği risklerinden en az birinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği tartışılarak bir karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçeyle davanın tamamen reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, karar bu nedenle temyiz eden davacı lehine bozulmuştur.

8- KHK m.8/4 ün karşılığı, ek unsur içermekle birlikte, SMK m. 6/5 dir.

9- Tanınmış markanın farklı mal veya hizmetlerde kullanılmasının engellenebilmesi için, KHK madde 8/4’te belirtilen şartlardan en az birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar; markanın toplumdaki tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın elde edilmesi, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesidir. SMK 6/5 ile, KHK madde 8/4’te yer alan bu şartlar korunmakla birlikte, ek olarak “haklı sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla” ifadesi eklenmiştir. Bu değişiklikle, başvuru sahibine marka başvurusu yaparken haklı bir sebebe sahip olduğunu ileri sürme imkânı tanınmıştır.

Karar incelendiğinde yukarıdaki bölümde anlatılanlara ek olarak iki husus ad soyad markaları arasındaki karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde öne çıkmaktadır:

  • 11.Hukuk Dairesi genel görüş olarak ad ve soyadın birlikte yer aldığı markalar ile sadece soyadından oluşan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğini değerlendirmektedir.
  • İtiraz gerekçesi-önceki tarihli markanın tanınmışlığı sebebiyle (olayımızda davalının markasıdır), SMK 6/5’te sayılan hallerden birinin meydana gelmesi ve haklı bir sebebe dayanma halinin bulunmaması durumunda, ad ve soyadından oluşan markanın başvurusu, sadece soyadından oluşan markanın tanınmışlığı nedeniyle reddedilecektir. (Sonraki tarihli/itiraz edilen markanın ayırt edici niteliğinin, gücünün veya tanınmışlığının değerlendirmeye etkisinin olmadığı kabul edilir.)

Yazının bu bölümünde kişi ismini ortak unsur olarak içeren markalar arasındaki karıştırma ihtimali örnek bir olay bağlamında ve önceki bölümde açıklananlar ışığında incelenecektir:

CZN Burak v. Burak Chef-Chef Burak Restaurant İhtilafında Karıştırılma İhtimali İncelemesi:

Türk Patent ve Marka Kurumunun kamuya açık marka araştırma hizmeti kullnılarak yapılan araştırmada, halk tarafından CZN Burak olarak bilinen “B.Ö” ile “Burak B.” adlı şahıs arasında bir marka ihtilafı silsilesi meydana geldiği görülmektedir.

Yukarıda yer alan kelime ve şekil unsurlarından oluşan başvuru 43. Sınıfta yer alan hizmetleri (Geçici konaklama ve yiyecek-içecek hizmetleri- Otel, restoran, kafeleri içeren hizmetler….)  kapsamaktadır. Anılan başvuru çoğunluğu CZN Burak’a ait markalar sebebiyle, yayıma itiraz üzerine SMK 6/1 kapsamında karıştırılma ihtimali gerekçesiyle reddedilmiştir.

Burak B aşağıda görseline yer verilen ve önceki markasıyla aynı olan bir başka başvuruyu, ilk başvurudan yaklaşık 3 ay sonra yapmış ve belirtilen başvuru Sınıf 29 (Et, kümes hayvanları, süt ürünleri, balık……) ve Sınıf 35’te (Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri; alıcı ve satıcılar için çevrimiçi pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri…. ) tescil edilmiştir.

Taraflar arasında yaşanan bir diğer marka ihtilafı ise Burak B’ye ait aşağıda görseline yer verilen ve 29., 35. ve 43. sınıflardaki malları ve hizmetleri kapsayan başvuruya karşı çoğunluğu CZN Burak’a ait markalar gerekçe gösterilerek yapılan itirazda karşımıza çıkmaktadır. İnceleme sonucunda 6/1 bendi kapsamında karıştırılma ihtimali gerekçesi haklı bulunmuş, aşağıda görseline yer verilen “Chef Burak Restaurant + şekil” unsurlarından oluşan başvuru, kapsadığı tüm mallar ve hizmetler bakımından reddedilmiştir. CZN Burak tarafından öne sürülen “SMK madde 6/5 tanınmışlık” ve “SMK madde 6/9 kötü niyet” iddiaları ise haksız bulunmuştur.

CZN Burak lehine sonuçlanan bu marka ihtilafının, sonucunun belirlenmesinde, adı geçen kişiye ait 2021 tarihli 08 / 09 / 11 / 16 / 18 / 21 / 25 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 41 / 42 ve 43. sınıfların tümünde kendisi adına tescil edilmiş aşağıda görseli bulunan “Burak Chef + şekil” markasının etkili olduğunu düşünüyoruz.

Sonuç ve Öneri:

Ad-soyad markalarında karıştırılma ihtimali incelemesine ilişkin olarak yazımızda açıklananlar bütünüyle değerlendirildiğinde, doğru marka başvurusu stratejilerinin marka korumasında ne kadar etkili olduğu görülmektedir. Bu tip markalar için doğru başvuru stratejinin belirlenmesinde kanaatimizce aşağıda yer vereceğimiz hususların dikkate alınması yerinde olacaktır.

Ülkemizde tek başına kişi adlarını, soyadlarını veya kişi ad-soyadlarını birlikte içeren marka başvurularının fazlalığı düşünüldüğünde, yazının bütününde açıklananlar doğrultusunda, ad ve ad-soyad marka başvuruları için aşağıda belirtilen kriterlerin göz önünde bulundurulması kanaatimizce faydalı olacaktır:

  1. Ad ve soyadlarının marka olarak tescilinde, adların ve soyadlarının ayırt edici güçleri, kullanım yaygınlıklarıyla ters orantılıdır.
  2. Ad ve soyadın birlikte yer aldığı markalar ile sadece soyadının yer aldığı markalar arasında, SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca karıştırılma ihtimali, özellikle yaygın kullanımı bulunan soyadları bakımından meydana gelmeyecektir. Yazıda aktarılan Yargıtay’ın “Güral” kararı bu tespiti desteklemektedir.
  3. Sadece ad tescilli iken başka bir tarafça aynı adın ve ilaveten soyadının birlikte yer aldığı bir başvuru da genel olarak karıştırılma ihtimaline konu olmayacaktır.
  4. Soyadların genellikle adlara göre daha fazla ayırt edici güce sahip olduğu kabul edilir.
  5. Soyadların ortak unsur olduğu işaretler arasında karıştırılma ihtimali daha yüksekken, adların ortak unsur olduğu durumlarda bu ihtimal görece daha düşüktür.
  6. Kişinin adının veya soyadının tanınmış bir marka ile aynı olması halinde, tanınmış markanın tanınmış olduğu sektördeki mal veya hizmetler için tescil başvurusunda bulunulmuş ise o mallar veya hizmetler yönünden başvurunun reddine karar verilebilir.

İsmail Murat KABAN

Avukat & Marka Vekili

11-Yargitay 11. Hukuk Dairesinin 09.05.2017 tarihli, 2015/15570 E. 2017/2772 K. Sayılı kararı.

12-Uyanık., Ecenur., Tuncel.: Ad Soyad Marka Tescili: Tescilli Soyadı Nedeniyle Marka Benzerlik İncelemesi

Kaynakça:

  1. Av. Ecenur Tuncel Uyanık, Ad Soyad Marka Tescili: Tescilli Soyadı Nedeniyle Marka Benzerlik İncelemesi: https://www.kutelmarkatescil.com/blog/ad-soyad-marka-tescili-tescilli-soyadi-nedeniyle-marka-benzerlik-incelemesi
  2. Ozan Ali Yıldız, Kişi Adlarının Marka Olarak Tescili: https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/36611/414864
  3. Önder Erol Ünsal, NEYMAR Kararı – Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nden Kötü Niyetli Markalara İlişkin Değerlendirme: (T-795/17) https://iprgezgini.org/tag/neymar-davasi
  4. Türk Patent ve Marka Kurumu, Marka İnceleme Kılavuzu